
Argo Sözlüğü
A
Abondone: pes etmek
Abanmak: birine yük olarak onun sırtından geçinmeye bakmak
Afi: gösteriş
Afi kesmek: gösteriş yapmak
Aftos: metres, oynaş
Aklına tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek
Akmak: çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak
Alabandayı yemek: adamakıllı azarlamak
Alarga: uzaktan, açıktan
Alarga etmek: geri çekilmek, uzaklaşmak
Alay geçmek: alay etmek
Alengirli: gösterişli, yakışıklı
Anam babam: teklifsiz bir seslenme
Anasının gözü: çok kurnaz, çok açıkgöz
Anafordan: yolsuz veya emeksiz olarak
Anaforcu: yolsuz veya emeksiz kazanç peşinde olan
Anaforlamak: yolsuz veya emeksiz kazanç elde etmek
Anahtarcı: kapı, kasa gibi yerlere anahtar uydurarak hırsızlık yapan kimse
Andaval: aptal, ahmak, beceriksiz
Andavallı: görgüsüz, beceriksiz
Anzarot: rakı
Aparmak: gizlice çalmak
Apiko: hazır, tetik
Arakçı: hırsız
Armut: fazla aptal, budala
Asıntı: sırnaşan kimse
Asıntı olmak: sırnaşmak
Aşıramento: çalma, aşırma
Aşmak: görünmeden kaçmak
Aşna fişne: gizli dost
Atmak: 1.bilmeden, kestirerek söylemek 2.yalan veya abartılı söz söylemek 3.söylemek
Aval: saflığı sersemlik derecesine varan kimse
Aval aval: aptal bir biçimde, aptal aptal
Avanta: bir kimsenin emek vermeden sağladığı kazanç
Avantacı: çıkarcı, beleşçi, bedavacı
Avurtlu: yüksekten atan
Ayarlamak: kandırmak
Ayazda kalmak: boş yere beklemek
Ayna: iyi bir durumda, yolunda
Aynalı: parlak yüzlü, yakışıklı, güzel
Aynasız: hoşa gitmeyen, kötü, yakışıksız, çirkin, ters, biçimsiz
Ayran ağızlı: aptal, budala, sersem
Ayvayı yemek: kötü duruma düşmek, işi bozulmak
B
Babaçko: güçlü ve gösterişli, iri yarı kadın
Babalanmak: diklenmek, kabadayıca davranmak
Bal kabağı: aptal, beyinsiz
Balta olma: direnerek bir şey istemek, asılmak, musallat olmak
Bamya tarlası: mezarlık
Bas git: çekil, yürü git, defol
Bayılmak: vermek, ödemek
Bayramlık ağzını açmak: kaba konuşmak, küfretmek
Beleş: karşılıksız, emeksiz, parasız elde edilen
Bıçkın: kabadayı
Bilezik: kelepçe
Bitirim: 1.çok hoşa giden kimse, yer 2.kahve, kumarhane 3.yaman, zeki, çok beğenilen
Bitirmiş: bilgili, açıkgöz
Bitmek: 1.çok sevmek, bayılmak, beğenmek 2.beklenmedik bir anda ortaya çıkmak
Boğuntu: bir şeyi değerinden çok yükseğe satma işi
Bozuk çalmak: canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak
Bozum havası: utangaçlık, mahçupluk
Bozum olmak: utanmak, utanacak duruma düşmek
Bözük: yüreklilik, cesaret
C
Caddeyi tutmak: korkulu bir durumda başını alıp gitmek, uzaklaşmak
Caka: gösteriş, çalım, kabadayılık, fiyaka
Caka satmak: gösteriş yapmak
Camekân: gözlük
Canına ezan okumak: bir kimsenin hakkından gelmek
Cart kaba kâğıt: yüksekten atana karşı söylenen söz
Carta: yellenme
Cartayı çekmek: ölmek
Cavalacoz: değersiz, önemsiz, derme çatma
Cavlamak: ölmek
Cebellezi: hakkı olmayan bir şeyi cebine koyma, sahip çıkma
Cebellezi etmek: cebine koymak
Cızlam: kaçma, savuşma
Cızlamı çekmek: kaçmak, savuşup gitmek
Cicoz: hiç yok
Cicozlamak: kaçamak, uzaklaşmak
Cilalamak: neşesini arttırmak
Cins: garip, tuhaf
Ç
Çaça: sokak kadını
Çakal: kurnaz, yalancı, düzenci, aşağılık kimse
Çakmak: 1.kabul edilmeyecek birşeyi kurnazlıkla kabul ettirmek 2.içki içmek
Çakar almaz: işe yaramayacak durumda olan
Çarık: para cüzdanı
Çarkına etmek: birine büyük kötülük yapmak
Çekmek: içki içmek
Çıkmak: vermeye katlanmak
Çıngar: kavga, gürültü
Çifte dikiş: bir sınıfta iki yıl okuma
Çuvallamak: başaramamak
D
Dalga: 1.gizli iş, dalavere 2.dalgınlık 3.geçici sevgili
Dalgaya gelmek: yanılmak, dalgınlıkla unutmak
Dalgaya getirmek: birinin dalgınlığından yararlanmak
Dalgıç: birinden habersiz bir şeyi almak huyunda olan kimse
Dam: tutuk evi
Damlamak: bir yere çağrılmadan birdenbire gitmek
Dava: sevgili
Davul tozu: gerçekleşmesi imkansız olan durumlar için kullanulan söz
Dehlemek: kovmak
Delik: cezaevi
Demirhindi: pinti, hasis
Deve olmak: kaybolmak
Dik alası: genellikle hoş karşılanmayan bir şeyin aşırılığını anlatır
Dikiz: bakma, gözetleme
Dikizlemek: sezdirmeden bakmak, gözetlemek
Dinine yandığım: öfke, kızgınlık gibi duyguları belirtmek için kullanılır
Diskur çekmek: nutuk verir gibi konuşmak
Dolma: yalan, hile, dalavere
Dolma yutmak: kanıp aldanmak
Dubara: oyun, düzen
Dubaracı: oyunla, düzenle iş gören, düzenci
Duman: 1.kötü, yaman 2.esrar
Duman attırmak: kötü duruma düşürmek, geride bırakma, birini yıldırma
Duman etmek: dağıtmak, bozmak, yoketmek
Duman olmak: işi, durumu berbat olmak
Dut gibi olmak: çok sarhoş olmak, utanmak, mahçup olmak
Düdük: akılsız, boş kafalı
Düdük makarnası: aptal, anlayışsız
Dükkan: kumarhane
Dümen: dalavere, hile
Dümen kullanmak: bir işi kurnazca yönetmek
Dümen yapmak: dalavere, hile ile birini kandırmak, aldatmaya çalışmak
Dümeni kırmak: çekip gitmek, uzaklaşmak, kaçmak
Dümenci: 1.en geride olan, sonuncu, en tembel 2.dalavereci, hileci, düzenbaz
Dümencilik: 1.en geride olma durumu, sonuncu olma durumu 2.dalaverecilik, hilecilik, düzenbazlık
E
Ekmek: 1.birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, atlatmak 2.boşuna harcamak, ziyan etmek 3.yarışta geçmek
Ekmeklik: oyunda hep yenilerek kendisinden para kazanılan kimse
Ekişmek: 1.utanmak, mahçup olmak 2.sırnaşmak, ısrar etmek
Emmek: uzun süre yararlanmak
Enayi: fazla bön, avanak
Enayi dümbeleği: çok enayi
Ense yapmak: hiç çalışmadan rahatça yaşamak
Enselemek: yakalamak
Enselenmek: yakalanmak
Erteke: dikiz
Esnaf: kötü yola sapmış kadın
Eşek cenneti: öbür dünya
Eşekten düşmüş karpuza dönmek: 1.çok sarsılmak 2.kötü bir duruma düşmek
Ezmek: harcamak
F
Faça: 1.yüz, çehre, surat 2.giysi 3.iskambil destesinin en altındaki kağıt
Façasını almak: birini mahçup etmek, bozmak
Fasarya: boş anlamsız söz
Fayrap (fire up): açma, çıkarma
Fayrap etmek: 1.herhangi bir işi veya şeyi hızlandırmak 2.açmak, çıkarmak
Fertik çekmek: kaçmak
Filinta: yakışıklı, güzel
Film çevirmek: eğlenmek hoş vakit geçirmek
Filo: bit
Fino: esrar
Fit olmak: ödeşmek, razı olmak
Fiyaka satmak: gösteriş yapmak
Fora etmek: çekip çıkarmak
Fos: çürük, boş, kof
Fos çıkmak: bir işin sonunun gelmemesi
Foslatmak: utandırmak
Frigo: sevimsiz soğuk kimse
Frikik: eteğin açılmasıyla bacağın görülmesi
Frikik yakalamak: açık bacak görmek
G
Gaco: kadın, dost, sevgili, metres
Gaga: ağız
Gazlamak: kaçmak
Gazla: defol, git
Gazoz ağacı: bir sözün çok saçma olduğunu bildirmek için söylenen söz
Gebeş: aptal, sersem
Geçmişi kınalı: sövgü yerine söylenen bir söz
Gerzek: gerizekalı
Gevşemek: sevmek, hoşlanmak
Geyik: karısının veya bir kadının ihanetine uğramış erkek
Gıcık: sözleriyle, davranışlarıyla karşısındakini kızdıran, sinirlendiren, sıkan kimse
Gıcık kapmak: bir davranışa veya bir kimseye sinirlenmek
Gıcık etmek: sinirlendirmek, öfkelendirmek
Gıcır: yeni
Gır: 1.söz, lakırdı 2.yalan, uydurma
Gır atmak: konuşmak, laf atmak
Gır geçmek: bol bol konuşmak, çene çalmak
Gırgır geçmek: alay etmek
Gır kaynatmak: işlerini bırakıp yarenlik etmek
Gümlemek: sınıfta kalmak
H
Hacamat: hafif yaralama
Hacamat etmek: hafifçe yaralamak
Hacamatlamak: hafifçe yaralamak
Hafız: 1.aptal, ahmak, bön 2.bir şeyi anlamadan ezberleyen kimse
Hafızlık: aptallık, ahmaklık
Hali duman olmak: kötü duruma düşmek
Hallenmek: bir şeye karşı istek duymak
Hap: bir içimlik afyon
Harcamak: yok olmasına, ölmesine sebep olmak
Hasbi geçmek: önem vermemek, ilgi göstermemek, kısa kesmek
Hasta: parasız, züğürt
Haşatı çıkmak: bozulmak, işe yaramaz hale gelmek, çok yorulmak, bitkin düşmek
Hava almak: umduğunu bulamamak, hiçbir şey kazanamamak
Hava basmak: büyüklenmek, gururlanmak
Hava gazı: boş laf, önemsiz şey
Havyar kesmek: vaktini boşa geçirmek
Haybe: boş, işe yaramaz, anlamsız
Haybeci: işsiz güçsüz, bedavadan geçinen
Haydamak: kovmak, defetmek
Haza: etkisiz, kusursuz
Hırbo: 1.iri yarı kimse 2.sersem, salak ve kaba saba
Hırboluk: sersemlik, salaklık
Hırt: sersem, budala, ahmak
Hırtapoz: sersem, aptal, şaşkın
Hırtlık: sersemlik, budalalık, ahmaklık
Hışır: aptal, sersem
Hıyar: kaba saba, görgüsüz, budala
Hıyarlaşmak: kaba saba, budalaca davranışlarda bulunma
Hoşur: şişman, dolgun, güzel kadın
Hödük: görgüsüz, kaba, anlayışı kıt kimse
I
Iska: boşa çıkarma, rast getirememe
Iska geçmek: 1.hedefe rast getirememe 2.üzerinde durmamak, önem vermemek
Iskalamak: hedefe rast getirememe
Islak karga: çok korkak, çekingen
Islatmak: dayak atmak veya ağır harakette bulunmak
İ
İç etmek: eline geçen bir şeyi sahibine bildirmeden kendine mal etmek
İçinden okumak: sessiz bir biçimde sövmek
İfadesini almak: üstün gelmek, yenmek
İki seksen uzanmak: bir çarpma, vurma sonucu boylu boyuna serilmek
İlik gibi: çok güzel, istek uyandıran (kadın)
İmam kayığı: tabut
İmam suyu: rakı
İmanım: kardeş, arkadaş anlamında bir sesleniş
İnek: çok çalışkan öğrenci
İneklemek: çok çalışmak, çok çalışarak öğrenmek, hafızalamak
İnmek: vurmak
İplemek: saygı göstermek, değer vermek
İskandil etmek: gözetlemek, çevreyi kollamak
İskele almak: sarkıntılık etmek
İşini görmek: öldürmek
İyi etmek: soymak, parasını ve/veya malını almak
K
Kafa ütülemek: çok laf edip tedirgin etmek
Kafayı bulmak: sarhoş olup, neşesi keyfi yerine gelmek
Kafayı çekmek: içki içmek
Kafayı tütsülemek: sarhoş olmak
Kafes: hapishane
Kafese girmek: aldatılıp kendisinden çıkar sağlanmak
Kafese koymak: aldatıp çıkar sağlamak
Kakırdamak: ölmek
Kalay: sövme, küfür
Kalayı basmak: adamakıllı küfür etmek
Kaldırmak: çalmak, aşırmak
Kalıbını basmak: bir şeyi güvenle doğrulamak
Kamanço etmek: yüklemek, aktarmak, elden ele geçirmek
Kamış koymak: birine oyun etmek, arabozanlık etmek
Kandil: çok sarhoş
Kantarlı: ağır sövgü, ağır sövmek
Kaparoz: yolsuzca veya zorla elde edilen mal
Kaput gitmek: hiçbir sınavı verememek
Karavana: atış taliminde hedefi vuramama
Karga bokunu yemeden: çok erken bir saatte
Kaşalot: aptal, budala
Kaşar: oyunda açıkgöz, kurnaz olan kimse, işini bilen
Kaşkaval: aptal, sersem
Katakulli: yalan, dolan, oyun, tuzak, düzen
Kayarto: ahlaksız kimse
Kayışa çekmek: aldatmak, kandırmak
Kaynamak: arada kaybolmak
Kaynatmak: 1.belli etmeden almak, unutturmak 2.konuşmak, sohbet etmek
Kaypak: sözünde durmayan, dönek
Kelek: aptal, yapılmaması gereken şey
Kemik atmak: susturmak
Kendini fasulye gibi nimetten saymak: kendini çok önemli biri gibi görmek
Kepçe kuruk: başkalarının sırtından bedavadan geçinen
Keriz: kolayca kandırılabilen kişi
Kesilmek: çok beğenmek, çok hoşlanmak
Kesişmek: bakışarak anlaşmak
Kesmek: uydurmak, yalan söylemek
Keş: 1.aptal 2.alkol, uyuşturucu gibi maddeler kullanan
Kıç atmak: çok istemek
Kıkırdamak: 1.ölmek 2.samimiyetsiz gülmek
Kırmak: kaçmak, uzaklaşmak
Kışlatmak: musallat etmek
Kıtıpiyos: değersiz, bayağı, kötü
Kıtır: uydurma söz, yalan
Kıtır atmak: yalan uydurup söylemek
Kıtıra almak: alay etmek
Kıtırcı: çok yalan söyleyen kimse
Kıyak çakmak: çok uygun düşmek, yakışık almak
Kıyakçı: gözüpek
Kıytırık: değersiz, bayağı, basit
Kirişi kırmak: bulunduğu yerden ayrılmak, kaçıp gitmek
Kocakarı: 1.anne 2.yaşlı kadın
Kodes: tutukevi, hapishane, karakol
Kokoroz: çirkin kimse
Kokoz: parası olmayan, züğürt
Kontak: ruh sağlığı yerinde olmayan kimse
Kopil: sokak çocuğu
Kova: futbolda çok gol yiyen kaleci veya takım
Koyduğum yerde otluyor: hiçbir ilerleme gösteremeyenler için kullanılır
Kuyruğu titremek: ölmek
Kül yutmak: kurnazca yapılan bir oyuna düşmek
Küp: sarhoş
L
Lolo: gösteriş, kabadayılık
Lüp: hiç emek vermeden kazanılan şey
M
Madara: kötü, sevimsiz
Madara etmek: kötü duruma düşürmek
Madara olmak: kötü duruma düşmek
Madik atmak: dolap çevirmek, hile yapmak
Makaraları koyvermek: kendini tutamayarak kahkayla gülmeye başlamak
Mandepsi: tuzak, oyun
Mandepsiye basmak: tuzağa düşmek, aldatılmak
Mangiz: para
Mantar: uydurma söz, yalan
Mantar atmak: yalan söylemek
Mantarlamak: aldatmak, yalan söylemek
Mars olmak: söz söyleyemeyecek duruma düşmek
Mastor: çok sarhoş
Matiz olmak: sarhoşluktan sızacak duruma gelmek
Matrak: eğlenceli, gülünç, hoş
Maval: yalan, uydurma söz
Maya: arsız, utanmaz kimse
Mayası bozuk: kötü yaradılışlı, karaktersiz
Mehterhane: hapishane
Mektep çocuğu: acemi, toy
Mıhsıçtı: cimri, eli sıkı
Mortlamak: ölmek
Mortoyu çekmek: ölmek
Mortocu: imam
Mostra olmak: kendini gülünç bir duruma sokmak
Mostralık: kötü veya yersiz davranışlarıyla göze batan kimse
Mum olmak: razı olmak
N
Nağme yapmak: bildiği bir şeyi bilmez görünmek
Nalları dikmek: ölmek
Nallamak: öldürmek
Nanay: yok
Ne çiçektir, biliriz: ne mal olduğunu biliriz
O
Okumak: sövmek, küfretmek
Okutmak: satarak elinden çıkarmak
Oltayı yutmak: aldanmak
Omuzlamak: alıp götürmek, sırtlayıp kaçırmak, aşırmak
Orostopolluk: kurnazca iş, dalavere, dolap
Ortaya balgam atmak: bir iş kıvamında iken herkesin zihnini bulandıracak bir söz söylemek
Ot: esrar
Ö
Ölüsü kınalı: iyi gitmeyen bir iş için sövgü yerine kullanılır
Ördek: uzun yolculuklarda sürücülerin yollardan aldıkları yolcu
Ötmek: 1.anlamsız, boş konuşmak 2.kusmak
P
Paçoz: 1.hayat kadını 2.rüküş
Palas: 1.rahat, kolay 2.kolaylık gösteren, hoşa giden
Pantuflacı: dolandırıcı, yankesici
Papaz uçurmak: içkili eğlence düzenlemek
Parlak: güzel yüzlü erkek
Parlatmak: içki içmek
Pas vermek: kadının, bakışı ve davranışı ile erkeğe cesaret vermesi
Paspal: 1.kötü cins esrar 2.rüküş
Pata çakmak: askerce selam vermek
Payandaları çözmek: ayrılmak, kaçmak, uzaklaşmak
Perdahlamak: 1.birini asılsız sözlerle kandırmaya çalışmak 2.sövmek, küfretmek
Pestil: hasta, yorgun
Peygamber öküzü: aptal, ahmak, budala
Pırpırı: uçarı, hovarda
Piç etmek: yapayım derken bozmak, tadını kaçırmak
Pilaki: aptal, ahmak
Piliç: güzel kız
Pinpon: yaşlı, çökmüş
Piyaz: bir çıkar sağlamak için söylenen övücü söz
Piyazcı: yüze gülücü, içten olmayan davranışlarda bulunma
Piyazlamak: bir çıkar sağlamak için birini aşırı övmek
Plak bozulmak: can sıkmak
Postu deldirmek: kurşunla vurulmak
Puluç: eşcinsel
R
Racon: 1.yol, yöntem, usul 2.gösteriş, fiyaka
Racon kesmek: 1.görünüşe göre hüküm vermek 2.gösteriş yapmak
Rampa etmek: birinin içki masasına çağrılmadığı halde oturmak
Röntgenci: gizlice gözetleme alışkanlığı olan
Röntgenlemek: gizlice gözetlemek
S
Sağmak: aldatarak parasını çekmek
Sağmal inek: aptal yerine konularak kendisinden sürekli çıkar sağlanan
Saksı: baş, kafa
Sallamak: vurmak, tokatlamak
Sallamamak: önem vermemek
Saloz: salak
Salozlaşmak: salak durumuna düşmek
Saraka: alay
Sarakaya almak: alay etmek
Sepet havası çalmak: işinden çıkarmak, sepetlemek
Sigortası atmak: çığrından çıkmak, kötüleşmek
Sinek avlamak: işi veya müşterisi olmamak, boş oturmak
Sivil: çıplak
Sökmek: çıkagelmek
Su kaçırmak: baş ağrıtmak, can sıkmak
Su koyuvermek: cıvıtmak, sözünde durmamak
Sulamak: ödemek, vermek, harcamak
Sulanmak: imrendiğini açığa vurmak
Süt: benzin, mazot
Süzme: kötü, aşağılık, salak
Ş
Şaban: aptal, alık, saf, şaşkın, budala
Şapa oturmak: içinden çıkılması güç bir duruma düşmek
Şarj etmek: bir şeyi anlamaya, kavramaya çalışmak
Şaşkoloz: 1.şaşı 2.düşünmeden davranan
Şavalak: aptal, alık, sersem, budala
Şinanay: yok
Şişlemek: kama, çakı gibi bir araçla yaralamak
Şişmek: bozulmak, utanmak
Şorolap: yalan
T
Takmak: 1.önemsemek 2.borç bırakmak 3.sınavını başaramamak
Tayfa: bir adamın yanında bulunan yardakçıları
Tekke: esrar içilen üstü kapalı yer
Teklemek: kekelemek
Temize havale etmek: kısa yoldan çözümlemek
Tıkır: 1.para 2.düzgün çalışan
Tıngır: para
Traş: yalan, asılsız, bıktırıcı söz
Tırtıklamak: aşırmak, çalmak
Tiye almak: biriyle alay etmek, eğlenmek
Toka etmek: vermek
Topu atmak: 1.sınıfta kalmak 2.iflas etmek
Torpillemek: sınıfta kalmak
Toslamak: 1.para vermek 2.beklenmedik duruma düşmek
Tuzlayalım da kokmasın: birine, düşüncesinde aldandığını ve aklının bir şeye ermediğini anlatmak için kullanılır
Tünel geçmek: aklını yaptığı işe vermemek
Tütsü: içki
Tütsülemek: içki içmek, sarhoş olmak
Tütsülü: sarhoş
U
Uçlanmak: vermek
Uçurmak: gizlice alıp gitmek
Uydu: bir şeye bağımlılığı olan
Ü
Üç buçuk atmak: çok korkmak
Üşütmek: delirmek, saçmalamak
Üşütük: aklını yitirmiş, saçmalayan kimse
V
Vamp: erkek peşinde koşan kadın
Vardakosta: iri yarı ve gösterişli kadın
Varta: tehlikeli durum
Vartayı atlatmak: tehlikeden kurtulmak
Vole: vurgun, kazanç, kâr
Vole çevirmek: tuzağa düşürmek
Vole vurmak: vurgun vurmak
Volta: aşağı yukarı gidip gelme
Volta atmak: bir aşağı, bir yukarı dolaşmak
Volta vurmak: bir aşağı bir yukarı dolaşmak
Voltasını almak: kaçmak, çekilmek, gitmek
Voyvo: alay ederek sataşmak için söylenir
Vurmak: 1.yolsuzca para almak, soymak 2.içki içmek
Y
Yağcı: dalkavuk
Yahudi: cimri
Yaş: kötü, korkulu, zor
Yaylanmak: çekilip gitmek
Yemlik: kumarda kandırılıp parası alınan kimse
Yeşermek: çok beklemek
Yeşillenmek: 1.birine karşı duyduğu cinsel isteği kendisine sezdirmek, sarkıntılık etmek 2.başkasının malında gözü olmak, elde etmeye çalışmak
Yırtık: utanması çekinmesi olmayan
Yolunu bulmak: yasal olmayan yollardan kazanç sağlamak
Yollu: kolayca elde edilen kadın
Yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek
Yüklü: 1.çok sarhoş 2.varlıklı, paralı 3.tabanca ya da bıçak taşımak
Yürümek: ölmek
Yürütmek: habersiz almak, çalmak
Z
Zamazingo: dost, metres
Zamkinos: 1.adı birden hatırlanamayan küçük, değersiz şeyler için kullanılır 2.dost, metres 3.kaçma
Zamkinos etmek: kaçmak
Zarta: yellenme
Zartayı çekmek: ölmek
Zemzem kuyusuna işemek: adı anılsın diye herkesi iğrendirip kızdıran kötü bir iş yapmak
Zımbalamak: bıçaklamak, öldürmek
Zırtapoz: zıpır, utanmaz, saygısız, hayta
Zırtapozluk: haytalık
Zirzop: aklına eseni yapan
Zirzopluk etmek: uygunsuz, yakışıksız davranışlarda bulunmak
Zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak
Zom: 1.olgun kimse 2.çok sarhoş olan
Zom olmak: çok sarhoş olmak
Zula: kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer
Zula etmek: çalmak, aşırmak